Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

hardal yakısı

  • 1 hardal yakısı

    n. mustard plaster, sinapism
    * * *
    mustard plaster

    Turkish-English dictionary > hardal yakısı

  • 2 hardal\ yakısı

    горчи́чник (м)

    Türkçe-rusça sözlük > hardal\ yakısı

  • 3 hardal yakısı

    mustard plaster

    İngilizce Sözlük Türkçe > hardal yakısı

  • 4 hardal

    горчи́ца (ж)
    * * *
    горчи́ца

    hardal yakısı — горчи́чник

    Türkçe-rusça sözlük > hardal

  • 5 hardal

    1. bot. mustard. 2. mustard (condiment). - lapası/yakısı mustard plaster.

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > hardal

  • 6 yakı

    пла́стырь

    hardal yakısı — горчи́чник

    yakı açmak — сня́ть пла́стырь

    yakı vurmak / yapıştırmak — поста́вить горчи́чник

    Türkçe-rusça sözlük > yakı

  • 7 yakı

    прижига́ющее сре́дство; пла́стырь

    - a yakı açmak — снять пла́стырь

    yakı vurmak, yakı yapıştırmak — прикла́дывать прижига́ющее сре́дство

    hardal yakısı — горчи́чник

    Büyük Türk-Rus Sözlük > yakı

  • 8 vurmak

    ",-ur 1. /a/ to hit, strike. 2. /a/ to knock on; to tap on. 3. /ı/ to shoot; to stab. 4. /ı/ to kill. 5. /ı/ to hit (a target). 6. /ı/ to hunt (animals). 7. /ı, a/ to drive (a nail, etc.) into. 8. /ı, a/ to give (someone) (a hypodermic injection): Doktor, Mahmut´a iğne vurmadı. The doctor didn´t give Mahmut a shot. 9. /ı, a/ to put (one thing) on (another): Dudu bohçayı sırtına vurdu. Dudu put the large bundle on her shoulder. O kola bir yama vuracağım. I´ll put a patch on that sleeve. Polis, Enver´in ellerine kelepçe vurdu. The policeman handcuffed Enver. Ön kapıya kırmızı boya vurmak istiyor. He wants to paint the front door red. Ağrıyan koluna hardal yakısı vurdu. She put a mustard plaster on her aching arm. 10. /ı, a/ to multiply: Onu ona vurursan yüz eder. If you multiply ten by ten, you get a hundred. 11. /a/ (for light, a shadow, rain, wind) to hit, strike, fall on. 12. /ı/ (for a clock) to strike (the hour). 13. /ı/ to steal. 14. /ı/ to have, knock back (a drink). 15. /ı/ (for something) to make (someone) sick; /a/ (for something) to make (itself) felt in (a part of one´s body). 16. /ı/ (for a shoe) to chafe, blister (one´s foot). 17. /a/ to strike out along, head out along (a road); to head for. 18. /ı, a/ to knock or throw (someone or something) to/on (the ground). 19. /ı/ to slam (something) shut. 20. /ı/ (for something) to damage or blight (a crop). 21. (for one´s heart or pulse) to beat. 22. /a/ slang to *screw, have sex with. Vur abalıya! Jump on someone who´s weaker than you are! (said reproachfully). Vur dedikse öldür demedik ya! colloq. I didn´t ask you to go that far! vur deyince öldürmek (for someone) to tend to carry things to extremes. vur patlasın, çal oynasın 1. (enjoying oneself) wildly, to the hilt, by whooping it up, by painting the town red, by living it up. 2. living it up, Brit. going on the razzle: Bu tazminat bir elime geçsin, ondan sonra vur patlasın çal oynasın! Once I get my hands on this retirement bonus, I´m going to live it up! vurdukça tozumak to get more complicated the deeper one gets into it."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > vurmak

См. также в других словарях:

  • yakı — is. Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp vücudun bazı yerlerine konulan, koyuca lapa veya özel biçimde yapılmış eczalı parça Hardal yakısı. Birleşik Sözler yakı ağacı yakı otu pehlivan yakısı Atasözü, Deyim ve Birleşik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»